Göbeklitepe’nin bir tesadüfle başlayan keşif hikayesi, arazi sahibinin sağduyusu, kazı başkanı Klaus Schmidt’in konuya ilgisi ve azmi sayesinde gelişiyor
Göbeklitepe bölgesi, 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi tarafından yürütülen ortak bir çalışmada incelenmiş, bölgeye bazı işaretler konulmuş fakat bu çalışmalara devam edilmemiştir.
Arazinin sahibi Mahmut Kılıç, 1983 yılında tarlasını sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götürür. Fakat getirilen taş, müze müdürünün arkeolojik bilgisinin yetersiz olmasından dolayı sıradan bir arkeolojik bulgu olarak müzede bekletilir. O yıllarda başka bir kazı için bölgede bulunan fakat kazı alanı sular altında kaldığı için bölgede işi biten Alman arkeolog Klaus Schmidt’in müzedeki bu taşı fark etmesi hikayenin yönünü değiştirir:
Dünyanın en eski yapısı olarak ortaya çıkan Göbeklitepe, insanlık tarihi hakkında bilinenlerin değişmesine neden oldu. Günümüzden 12.000 yıl önce, henüz yerleşik yaşama geçilmediği dönemde inşa edilen tapınak, sadece dünyanın en eski ibadet merkezi değil, aynı zamanda dünyanın en eski yapısı.
Bugüne kadar dünyanın en eski yapıları denildiğinde akla ilk gelen İngiltere’deki Stonehenge’den 7.000 yıl, Mısır’daki piramitlerden 7.500 yıl daha eski olan Göbeklitepe, Şanlıurfa'nın 20 kilometre kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında, yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde geniş görüş alanına hakim bir tepede yer alır. Göbeklitepe adını ise düz bir alanda yer alan yığma tepenin görünümünden alır.
Neolitik döneme ait Göbeklitepe, henüz çanak çömlek yapımına geçilmediği bilinen bir devirde yapılan taş işçiliği ve mühendislik bilgisi gerektiren inşaatı nedeniyle tam olarak açıklanamayan unsurlara sahip. Bunun da katkısıyla dinler tarihini yeniden sorgulamaya neden olan mistik bir öğe haline geliyor.
Comments