Uluslararası sözleşme ve tüzüklerde tanımlanan koruma ilkeleri arasında ilk temel ilke, özgün malzemeyi en az müdahale ile korumaktır. Bu kapsamda, özgün malzemeye gere-kenden fazla müdahale yapılmamalı, müdahaleler geridönüşebilir olmalıdır.
Tarihi yapı malzemelerini korumaya yönelik alınacak ilk müdahale, nemi kontrol altına almaktır. Tarihi yapılarda gözlenen bozulmaların temel kaynağını nem teşkil etmektedir.
Nemin kontrol altına alındığı koşullarda malzemelerde gözlenen bozulmalar yavaş ilerlemektedir. Yapıyı nemden kurtaracak çatı onarımı, çatlakların onarımı, çevre drenajı gibi çalışmalar özgün malzemeleri korumada alınacak ilk ve en önemli koruma önlemleridir.
Nem kaynaklarını tespit etmek ve bunları kontrol altına almak uzmanlığı ve sistematik bir araştırmayı gerektirir. Bu ilk önlemleri, yapı bütününde ve bu bütünü oluşturan malzemelerde gözlenen ve bozulmayı hızlandırdığı tespit edilen bitki oluşumları, çözünen tuzlar gibi zararlı ürünlerin temizliği, sağlamlaştırma, yüzey koruma ve bakım çalışmaları izler. Bu müdahalerden temizlik, sağlamlaştırma ve yüzey koruma her koşulda yapılması zorunlu olan ve belirli bir sırayı takip etmesi gereken müdahaleler değildir.
Temizlik çalışmaları sadece estetik gerekçelere dayanılarak yapılmamalıdır. Temizlik, eğer malzemelerin bozulma sorunlarını azaltıp onların daha iyi korunmasını sağlayacaksa yapılması gereken bir müdahale türüdür ve her temizlik çalışması özgün malzemeden kayıplara yol açmaktadır.
Temizleme yöntemleri; temizlenecek ürünün cinsi, malzeme ile olan ilişkisi, malzemenin fiziksel koşullarının tesbitinden sonra seçilebilir. Seçilecek temizleme metotları, çevreye zarar vermeyen, malzeme kayıplarını artırmayan ve zararlı yan ürünler üretmeyen metotlar olmak zorundadır. Bazı durumlarda temizlik işleminden önce temizlenecek malzemenin veya komşu malzemelerinin sağlamlaştırılması, duvarlarda gözlenen derz boşluklarının ve çatlakların doldurulması gerekir.
Sağlamlaştırıcı ve yüzey koruyucu malzemeler inorganik ve organik olarak ayrılmakla birlikte kendi içinde çok farklı bileşime ve özelliklere sahip birçok ürünü içermektedir. Müdahalelerde kullanılan ürünler özgün malzeme ile uyumlu olmalı ve gelecekte yapılacak müdahalelere olanak veren malzemeler olmalıdır.
Koruyucu, bağlayıcı ve sağlamlaştırıcı malzemeler kullanılmadan önce bileşimleri, özellikleri, bozulmaları ve malzeme üzerindeki koruyuculuğu üzerine yapılmış çalışmalar ve gözlenen sonuçları mutlaka irdelenmelidir. Bu irdeleme de o malzemelerin kullanımı için yeterli değildir. Sağlamlaştırılacak malzemenin sahip olduğu sorunlara cevap verip vere-meyeceği ve uzun süreli etkileri de mutlaka laboratuvar koşullarında ve alanda test edilmelidir.
Türkiye’de tarihi yapılarda gerçekleştirilen müdahaleler yukarıda özet olarak vermeye çalıştığımız yaklaşım doğrultusunda yapılmamaktadır. Koruma çalışmalarında “Eski Eser Birim Fiyat Tarifeleri” ismi ile bilinen şartname esas alınmaktadır. Bu şartnamede müdahale biçimleri tanımlanmakta ve bunun karşılığı olan birim fiyatlar verilmektedir. Anılan şartnamede belirtilen işlemler, özgün malzemelerin korunmasından çok onların yenilenmesine yöneliktir ve çağdaş korumanın ilkelerine uygun değildir. Bu işlemlerden bazı örnekler aşağıda verilmiştir.
Onarımlarda kullanılacak taşların kontrolörler tarafından belirlenmesi: Tarihi yapılarda kullanılacak taşların seçimi, özgün taşların fiziksel, kimyasal, mineralojik özelliklerinin bilinmesini gerektirir. Bu özelliklerin bilinmesi yeni taşların seçiminde ölçütleri oluşturur ve bunlar bilinmeden kişilerin görsel beğenisi ile onarımlarda kullanılacak taşların tespit edilmesi yanlış bir yaklaşımdır.
Çürütme tekniği ile taşların değiştirilmesi
Ülkemizde çok yaygın olarak fiziksel ve mekanik özelliklerini yitirmemiş tarihi yapı taşları çürütme tekniği ile kaldırılmaktadır. Çoğu kez sadece taş yüzeylerinde gözlenen kabuk kalkması, renk değişimi gibi bozulma problemleri taşların değiştirilmesi için gerekçe oluşturmaktadır. Bu uygulamalar çağdaş korumanın ilkeleri ile bağdaşmamaktadır.
Onarımlarda epoksi reçinesinin kullanımı
Epoksi reçinesi ülkemizde yapılan onarım çalışmalarında yaygın olarak çatlakların doldurulmasında ve yapıştırıcı olarak kullanılmaktadır. Özgün yapı malzemeleri ile uyumlu çalışmayan ve onların sahip olduğu mekanik özelliklerden daha güçlü olan bu malzemeler uzun dönemde özgün yapı malzemelerinin bozulma problemlerini artırmaktadır. Özgün malzemeden daha fazla mekanik özelliklere sahip olan malzemelerin kullanımı tercih edilen bir uygulama değildir. Yapıda oluşan hareketler sırasında bu malzemeler sağlam kalırken özgün malzemeler daha fazla zarar görecektir. Bu malzemelerin yerine özgün malzeme ile uyumlu, onların bozulma sorunlarını kontrol altına alacak ve bilimsel çalışmalar ile uygunluğu tespit edilmiş geleneksel malzemeler kullanılmalıdır.
Onarımlarda çimento kullanımı
Şartnamede çimento kullanılarak yapılması önerilen bazı müdahaleler şunlardır:
• Beyaz çimento katkılı horasan harcı ile imitasyon tuğla üretimi,
• Normal çimento kullanılarak imitasyon tuğla üretimi,
• Çimento kullanılarak taş yapımı,
• Dolgu malzemesi olarak çimento şerbetinin kullanımı,
• Çimento takviyeli kireç harçla moloz taş duvar, taş dolgu, kubbe ve tonoz yapımı,
• Duvar kaplama taşlarının çimento ile duvara bağlanması,
• Çimento takviyeli kireç harçla tarihi duvar yüzlerine sıva ve sıva altı dolgu yapılması,
• Çimento harcıyla taş duvarlarda derz yapılması,
• Çimento takviyeli kireç harçla çatı ve tonoz üzerine kiremit döşenmesi,
• Çatıda grobetonla tesviye betonu dökümü.
Beyaz çimento katkılı horasan harcı ile imitasyon tuğla üretimi ve bunların kullanılması, tarihi yapı malzemeleri ve onların korunması konusundaki bilinçsizliğimizi gösteren bir durumdur. Onarımlarda özgün tuğlaların fiziksel ve mineralojik yapısına uygun tuğla kullanımı yerine neden imitasyon tuğla kullanıldığı anlaşılabilir değildir. Önerilen imitasyon tuğla, beyaz çimento katkılı horasan harcından oluşmaktadır. Horasan harç yapımında beyaz çimento kullanımı gerek-sizdir. Horasan harcı; pozzolanik tuğla tozu, ve bekletilmiş kireç ile doğru tekniklerle hazırlanarak üretildiğinde zaten hidrolik özellik taşır. Bu özellik için beyaz çimento ya da portland çimentosunun kullanımı gerekmez. Çimento takvi-yeli kireç harçlarının takviyesiz kireç harçlarından daha da-yanıksız olduğu bilinmektedir. Ayrıca, kullanılacak çimento hem horasan harcının özelliklerini bozacak hem de içerdiği çözünen tuzlardan dolayı özgün malzemelerin bo-zulma sorunlarını da artıracaktır.
Normal çimento kullanılarak imitasyon tuğla üretimi de benzer sorunlar içeren bir durumdur. Üstelik bu üretimde kullanılan normal çimento, beyaz çimentodan daha fazla çö-zünür tuz içermektedir. Bu malzemelerin tarihi yapıların onarımlarında kullanılması çağdaş malzeme koruma biliminde yeri olmayan uygulamalardır.
Onarımlarda doğal yapı taşları yerine tuğla yapımında olduğu gibi çimento kullanarak taş üretimi yanlış bir yoldur. Çimentonun zararlı etkilerinin bilimsel olarak kanıtlanması-na ve bu etkilerin anıtlar üzerinde görülmesine rağmen bu kullanımın devam etmesi malzeme koruma konusundaki bil-gisizliği gösteren hatalı yaklaşımlara diğer bir örnektir.
Yıkma ve sökmeler
Yıkma ve sökmeler malzeme koru-ma teminolojisi içinde bulunmayan tanımlamalardır. Bu tanımlamalar, tarihi yapı malzemelerinin korunması yerine ye-nilenmesine yöneliktir. Dolayısıyla bu uygulamalar kaldırıl-madıkça özgün malzemelerin korunması sağlanamayacaktır.
Taş veya tuğla gibi satıhlarda sıva raspası yapılması
Fiziksel ve mekanik özelliklerini yitirmemiş tarihi değer taşıyan özgün sıvaların sökülerek yeni sıvaların yapılması koruma anlayışı içinde değerlendirilemez. Çağdaş koruma anlayışı özgün sıvaların yenilenmesine değil onların korunmasına yöneliktir.
Yeniden derz yapılacak yüzeylerde derz açılması
Yukarıda değinilen konular bu uygulamalar için de geçerlidir. Eski derzlerin sağlamlaştırılması ve yapı içindeki fonksiyonunu sürdürecek biçimde korunması sağlanmalıdır.
Duvar resimlerine yapılan müdahaleler:
Şartnamede duvar resimlerine yapılması önerilen bazı müdahaleler şunlardır:
• Plastik veya tutkallı sulu boya ile kalem işlerinin yapılması,
• Plastik veya sulu boya ile barok veya ampir gölgeli ka-lem işi yapılması,
• Plastik veya tutkallı sulu boya ile geometrik (arabesk) kalem işi yapılması,
• Yağlı boya ile barok kalem işi yapılması.
Bu uygulamalar; kalem işlerinin korunmasından çok onların yenilenmesine yöneliktir ve devam etmesi halinde, özgün kalem işleri yok olacaktır. Bu nedenle bu uygulamaların kısa zamanda durdurulması gereklidir.
Anılan şartnamede belirtilen müdahalelerde kullanılan malzemelerin büyük çoğunluğu, çimento gibi özgün malze-meye zarar veren malzemelerdir. Onarımlarda kullanılacak yeni taş, tuğla gibi malzemeler, özgün malzemelerin ve kullanılacak yeni malzemelerin özellikleri bilinmeden seçilmektedir. Harç ve sıva hazırlamak için verilen bileşimlerin bilimsel bir dayanağı bulunmamaktadır. Tarihi yapılarda süsleme amacı taşıyan özgün duvar ve tavan boyamalarının, resimlerinin korunması gibi kaygılar yoktur. Şartnamede bunların yenilenmesi üstelik de özgün malzeme ile uyumu denenmemiş malzemeler kullanılarak yapılması konusunda yönlendirmeler belirlenmektedir. Bu yaklaşımın, tarihi yapıların korunması yerine geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlarına ve tarihi değerlerinin yitirilmesine neden olacağı çok açıktır.
Comments