Foster + Partners’dan Haliç’e Yeni Proje
- Mimarlık Akademisi
- 26 Eyl
- 2 dakikada okunur

İstanbul’un en köklü bölgelerinden Haliç, yeni bir dönüşüm sürecine daha giriyor. Dünyanın önde gelen mimarlık ofislerinden Foster + Partners, Haliç kıyısında hayata geçirilecek kapsamlı bir projeyle İstanbul’un tarihi kimliği ve çağdaş kent vizyonu arasında yeni bir köprü kurmayı hedefliyor.

Haliç’in Kentsel Dönüşüm Serüveni
Haliç, yüzyıllar boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun denizcilik ve sanayi üssü olarak işlev gördü. Tersaneler, fabrikalar ve depolar, bölgeye uzun süre endüstriyel bir kimlik kazandırdı. Ancak 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren endüstriyel faaliyetlerin azalmasıyla birlikte Haliç, atıl kalan sanayi yapıları ve çevre sorunlarıyla gündeme geldi.
Son otuz yıldır bölge; Haliç Kongre Merkezi, Rahmi Koç Müzesi, Santralİstanbul ve farklı rekreasyon projeleriyle dönüşüm sürecine girdi. Yine de bugüne kadar yapılan girişimler, parçalı ve çoğu zaman bütüncül bir master plan yaklaşımından yoksun kaldı. Foster + Partners’ın projeye dahil olması, bu noktada uluslararası ölçekte deneyimin İstanbul’a aktarılması anlamına geliyor.

Projenin Ana Hatları
Foster + Partners’ın geliştirdiği konsept, yalnızca yeni yapılar üretmeyi değil, Haliç’in bütüncül bir kentsel ekosistem olarak yeniden tanımlanmasını öngörüyor.
Kentsel Bağlantılar: Yaya ve bisiklet rotalarıyla bölgenin kent içi ulaşım ağına eklemlenmesi.
Kamusal Alanlar: Kıyı boyunca kesintisiz bir dolaşım hattı, meydanlar ve yeşil alanlar.
Kültürel İşlevler: Müze, galeri ve performans mekanlarıyla Haliç’in kültür-sanat eksenine katkı.
Ekonomik Dinamizm: Ofis, otel ve ticaret işlevleriyle hem yerel hem de uluslararası sermayeyi çekme potansiyeli.
Sürdürülebilirlik: Enerji verimliliği, yağmur suyu yönetimi, doğal iklimlendirme ve düşük karbon ayak izi.
Foster + Partners’ın Küresel Deneyimi
Norman Foster liderliğindeki ofis, kentsel dönüşüm projelerinde farklı coğrafyalarda kazandığı deneyimleri İstanbul’a taşıyor. Londra’daki Thames Nehri kıyısındaki yeniden canlandırma projeleri, New York’un Hudson Yards süreci ya da Pekin Havalimanı gibi büyük ölçekli yapılar, Foster + Partners’ın “kamusal alanı güçlendiren, altyapıyla entegre ve simgesel” yaklaşımının izlerini taşıyor.
Bu bakış açısı, İstanbul gibi hem tarihi hem de jeopolitik öneme sahip bir kentte, yerel bağlama adapte edilmiş bir biçimde yeniden okunuyor.
İstanbul İçin Olası Etkiler
Proje, İstanbul’un kentleşme politikaları açısından birkaç açıdan önem taşıyor:
Küresel Ölçekte Vizyon: Uluslararası bir ofisin katılımı, İstanbul’un küresel mimarlık arenasında görünürlüğünü artıracak.
Tarihi ve Çağdaş Dengesi: Projenin başarısı, Haliç’in endüstriyel mirası ile çağdaş ihtiyaçlar arasında kurulacak dengeye bağlı olacak.
Kamusal Alan Kalitesi: İstanbul’da sıkça eleştirilen kamusal mekan eksikliğine güçlü bir yanıt verme potansiyeli taşıyor.
Ekonomik ve Sosyal Etki: Turizm, kültür-sanat etkinlikleri ve yeni iş alanları aracılığıyla kentin ekonomik canlılığını destekleyecek.
Zorluklar ve Beklentiler
Her ne kadar proje, İstanbul’un küresel prestijini artıracak nitelikte olsa da, bazı kritik sorular gündemde:
Bölgedeki mevcut tarihi yapılar ve endüstriyel miras hangi ölçüde korunacak?
Proje, İstanbul’un hızlı ve çoğu zaman parçacı kentsel dönüşüm pratiğinin ötesine geçebilecek mi?
Kamusal alan iddiası, gerçek anlamda erişilebilirlik ve kapsayıcılıkla desteklenecek mi?
Foster + Partners’ın Haliç projesi, yalnızca yeni binalar inşa etmek değil; İstanbul’un “kentsel vizyonunu yeniden tanımlamak” açısından kritik bir girişim olarak öne çıkıyor.
Yorumlar